"Richard'ın tahta çıkmasına yardım etmesinin üzerinden bir yıl geçtikten sonra, Amber'in onun karısı olması bekleniyor. Ancak, gerçekten kraliçe olmak için doğmuş mu? Bu, film boyunca kendimize sorduğumuz ve yanıt aradığımız bir soru.
Amber, sıradan ve tevazu dolu bir genç kadın. Richard'ın tahta çıktığından bu yana, bir yıl boyunca monarşinin karmaşık dünyasını anlamaya çalışan Amber, bir kraliçenin beklenen rollerini ve sorumluluklarını gerçekten taşıyıp taşıyamayacağını sorguluyor. Kendi özgür iradesi ve ruhu ile kraliyet görevleri ve beklentileri arasında gidip geliyor. Film, bu ikilemi ve Amber'ın bu süreçte nasıl büyüdüğünü ve geliştiğini mükemmel bir şekilde ortaya koyuyor.
Saltanatın ve asaletin parlak dünyası, Amber'in kişisel özgürlüğü ve sıradan yaşamı arasında sıkışıp kalması; Amber'in, hayatının bu yeni aşamasını nasıl kabul edeceği ve başarılı bir kraliçe olup olmayacağı üzerine soruları tetikler. Amber'in karakter evrimi, etkileyici bir izleyici deneyimi sunuyor ve hikayenin gerçek anlamını yansıtıyor. Bu, sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda kişisel büyüme ve olgunlaşma hikayesidir. Amber’ın bu yolculuğunu izlerken, aşkın, sadakatin ve dürüstlüğün gücünü yeniden tanımladığını görüyoruz. Sonuçta, belki de bir kraliçenin tacını taşımak için, kraliyet doğası gereği değil, kişinin içindeki asalet ve cesaret gereklidir."