Dakar'ın popüler bir banliyösünde, hatırı sayılır bir süredir maaş alamayan inşaat işçileri, sıra dışı bir kule inşa ediyorlar. Ancak yüreğinde umudu, elindeki emeği ve gözünde daha iyi bir gelecek hayali taşıyan bu işçiler, deniz yoluyla ülkeyi terk etme kararı alıyorlar. Bu insanların arasında, Ada adında bir kadına gönül vermiş olan Souleiman da var.
Ada, başkasına vaat edilmiş biri; fakat aşkını karşılıksız bırakmayan biri. Ancak sevdiği adamın geride bıraktığı hayat, kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayacak mı, yoksa onu da aynı şekilde denizi aşmaya mı zorlayacak? Elbette ki Souleiman'ın hikayesi, maaşsız kalmış inşaat işçilerinin sembolü oluyor. Bu filmde, modern dünyanın kabullendiği çalışma koşullarının ne yönde olduğunu sorgulama fırsatı buluyoruz.
Yönetmen, karakterlerin durumlarını ve çaresizliklerini sert bir şekilde ele alıyor. Gerilim ve dram dolu sahneler, size hüzün ve umutsuzluk dolu bir hikayeyi tadını çıkararak izleme imkanı sunuyor. Başkalarının umutsuzluklarına tanık olan bir kadının hikayesi, aynı zamanda umudu ve sevgiyi de izleyicilere aktarıyor. Bu film, çalışma koşullarını, aşkı ve umudu bir araya getirerek, her bir karakterin ne kadar çaresiz olduğunu gösteriyor.
Dayanma gücü, umut ve aşkın hikayesi, Dakar'ın popüler banliyösünde, ada veya Souleiman'ın ağzından anlatılıyor. Her biri, kendi hayallerinin peşinde koşan ve belki de sonunda umdukları gibi bir hayata kavuşmanın mümkün olmadığını anlayan kişiler. Bu film, sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda adaletsiz bir sistem içerisinde yer alan ve umutlarını yitirmeye başlayan insanların hikayesidir.
