Ulusal bir bankayı soyduktan sonra hapis cezası alan banka soyguncusu Franck Adrien hakkında konuşacağım. Acımasız ve kurnaz bir suçlu olan Franck, yakalanmadan önce parayı saklamayı başarmıştı. Ancak artık sadece polisler değil, aynı zamanda hapishanedeki hücre arkadaşı Jean-Louis Ma da bu parayı bulmak için peş peşe ipuçları arıyor.
Jean-Louis, bir anlamda Franck'ın kaderini değiştiren kilit karakterdir. Hikaye, bu iki karakter etrafında şekillenmeye başladığında, izleyici olarak biz de kendimizi bu adrenalin yüklü kovalamaca içerisinde buluyoruz.
Franck, hızla artan tehlikelerle ve ahlaki ikilemlerle yüzleşmek zorunda kalırken, izleyici olarak onunla birlikte nefes nefese kalıyoruz. Ancak, bu arada unutulmaması gereken asıl tehlike, parayı arayan diğer kişilerdir.
Para peşinde koşan bu insanların, gittikçe karmaşıklaşan bir labirentte olduklarını izlemek son derece heyecan verici. Dolayısıyla film, sadece bir soygun hikayesi olmanın ötesinde, aynı zamanda insan doğasının karanlık tarafını ve hayatta kalma mücadelesini sergileyen bir eser.
Bu film, kesinlikle bir izlenme değeri taşıyor. Banka soyguncusu ve hücre arkadaşı arasındaki karmaşık dinamikler, sürekli artan gerilim ve aksiyon, izleyiciyi ekrana kilitleyen unsurlardan sadece birkaçı.