1928 yılında New York'un hareketli ve karmaşık atmosferinde, sıkıntılarla dolu bir hikayeyi izliyoruz. Zorluklarla boğuşan bir oyun yazarının, son eserini sahneye koyabilmek adına, mafya liderinin yeteneksiz sevgilisini oyununda rol vermesi gerekmektedir.
Oyun yazarı, kariyerinde sürekli artan baskılar ve hayal kırıklıkları yaşamaktadır. Yaratıcılığının zirvesinde olmasına rağmen, işlerin yolunda gitmemesi onu umutsuzluğa sürüklemektedir. En son eseri, kendi kariyerinin de bir mihenk taşı olabilecek niteliktedir ve bu yüzden onun üzerinde büyük bir baskı vardır. İşte tam böyle bir dönemde, bir mafya lideri ile karşılaşır ve onun yeteneksiz sevgilisini oyununa dahil etmek zorunda kalır.
Bu durum, hem oyunun kalitesini düşürme riski taşırken, hem de oyun yazarının sanatsal bütünlüğünü zedeler. Ancak onun tek amacı vardır; oyunu sahneye koymak ve büyük çıkışını yapmak.
Karanlık ve hırslarla dolu bu hikaye, izleyiciyi 20. yüzyılın başlarındaki New York'un karmaşık ve tehlikeli dünyasına götürüyor. Oyun yazarının hırsları, yeteneksiz bir aktris ve bir mafya lideri ile olan mücadelesi, her izleyicinin aklında derin izler bırakacak niteliktedir.
