Bir kadının, kuzeninin ziyaretine gelip hasta düştükten sonra garip cep telefonu mesajları almaya başlaması hikayesini işleyen bu film, günlük hayatımızdaki teknolojinin nasıl korkutucu bir hal alabileceğine dair ilginç bir bakış getiriyor. Filmde, başroldeki kadın karakter, kuzeninin ziyaretinin ardından başlayan bu tuhaf olaylarla başa çıkmak durumunda kalıyor. Kuzeni ziyaretine geldiğinde her şey normalmiş gibi görünüyordu ancak hastalandıktan sonra işler düzgün gitmemeye başladı. İşin iç yüzü yavaş yavaş açığa çıktıkça, bu garip mesajların sebebini ve potansiyel tehditlerini anlamaya çalışıyor.
Şaşkınlıkla gelen bu mesajlar başta birer tesadüf gibi görünse de, zamanla daha sistematik ve tehditkar bir hale bürünüyor. Baş karakter, bu tehditleri görmezden gelmeye çalışsa da, sonunda durumun ciddiyetini anlamak zorunda kalıyor. Film, bu süreci dramatik bir şekilde anlatırken, aynı zamanda teknoloji ve gizem kavramları üzerine de kafa yoruyor. Hangi noktada teknolojiyı kontrol etmeyi bırakıp, onun kontrolüne girdiğimizi sorgulayan bu film, izleyicilere etkileyici bir gerilim sunuyor.
Kendimize 'Acaba ben de böyle bir durumda ne yapardım?' diye sordurmayı başaran film, hayatımızın her alanını kuşatan teknolojinin potansiyel tehlikelerini ve sınırlarını sorgulatıyor. Bu durum, filmi izlerken bir yandan da kendi hayatımızı gözden geçirmemize sebep oluyor. İster istemez aklımıza "Teknolojiye ne kadar bağımlıyız ve bu bağımlılık hangi noktada sağlıksız bir hale geliyor?" sorusu takılıyor. Bu tip sorunlara dikkat çeken film, korku ve gerilim unsurlarını da ustaca kullanarak izleyicinin ilgisini sürekli canlı tutmayı başarıyor.
