Amerikan yapımı bu film, Bükreş'te görevli Amerikalı bir uyuşturucu polisinin hikayesini konu alıyor. Baş kahramanımızı, Rus bir silah ve uyuşturucu kaçakçısına karşı zorlu bir mücadele bekliyor. Bu kaçakçı, çekici kadınları ve bir Çingene çetesini emrinde bulundurarak, genç ve zenginlere karşı acımasızca saldırıp, talan ediyor, tecavüz ediyor ve öldürüyor.
Film boyunca bol miktarda dövüş ve ateş etme sahnelerine şahit oluyoruz. Hikaye ve karakterler oldukça yoğun ve karmaşık bir yapıya sahip. Polis, kaçakçı ve Çingene çetesinin entrikalarının yanında, filmde işlenen diğer bir tema da kadınların bu kaos içinde nasıl bir rol aldığı ve onların da bu savaşta kendi hayatta kalma mücadelelerini nasıl verdikleri.
Silah ve uyuşturucu kaçakçısı, çekici kadınları manipüle etme ve çingeneleri kontrol etme yeteneğine sahip, acımasız ve uyanık bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Polis ise, adaleti sağlama amacıyla bu kişiye karşı acımasız bir savaş veriyor. Film, sadece fiziksel çatışmaları değil, aynı zamanda karakterler arasındaki psikolojik gerilimi ve çatışmayı da başarıyla yansıtıyor. Her ne kadar aksiyon dolu sahneleri ve düşmanlık hikayesi ile ön plana çıksa da, filmdeki yoğun duygusal çatışmalar ve karakterlerin derinliği izleyiciyi kendine çekiyor.
