Hayatının sona erişi ve ardından tesadüfen evine geri dönen bir anne... Aslında bu basit fikirden yola çıkarak inşa edilen film, derin bir dramın ve hüzünlü bir öykünün kapılarını aralıyor. Merhum annenin, yaşamı boyunca çözülemeyen meselelerin ve tamamlanmayan işlerin peşine düşmesi başta tuhaf görünebilir ancak hikayenin kurgusu ilerledikçe anlam ve mana kazanıyor. Anneyi canlandıran başrol oyuncusu, muhteşem bir performans sunarak, izleyiciyi karakterine inandırıyor ve onunla beraber hissetmeye sevk ediyor. Onunla birlikte eski kasabasında dolaşırken, geçmişte yarım kalmış durumları ve çözülmemiş sorunları düzeltme çabası içinde buluyoruz kendimizi. Fakat bu durumlar son derece karmaşık ve hassas. X, hem kendisi hem de etrafındaki diğer karakterlerle olan ilişkilerinde, ne kadar zorlu ve acı dolu da olsa, çözüm yolları aramak zorundadır. Bu süreçler, onun yaşamı boyunca ne kadar güçlü ve kararlı bir kadın olduğunu bize gösteriyor. Bu film, hayat ile ölüm arasındaki ince çizgiyi, sürekli olarak karşılaştığımız günlük sorunları ve yaşamın karmaşasını ele alıyor. İzleyici olarak, anneyi takip ederken, kendi yaşamlarımızda neleri çözemediğimizi ve hangi meselelerin hala çözüm beklediğini sorgulama fırsatı buluyoruz. Bu nedenle, film sadece bir dram değil, aynı zamanda içsel bir yolculuğa çıkan bir ayna görevi de görüyor. Her ne kadar film, trajedi ve hüzünle dolu olsa da, sonunda insan ruhunun direncini, yaşamın karmaşıklığı karşısında dahi durmaksızın çözüm arama iradesini kutluyor. Bu film, sadece izlemek için değil, üzerinde düşünmek ve gerekli dersleri çıkarmak için de kesinlikle izlenmeli.
