29 Aralık gecesi, dedektif Yuji Kudo bir telefon alırken arabasında gizemli bir yolculuğa çıkar. Telefonu kimin açtığını tahmin edebilirsiniz; karakoldaki görevli amir. Kudo'yu bir suçla ilişkilendirmenin yanı sıra amir, aynı zamanda Kudo'nun annesiyle ilgili acil bir sağlık durumuna dair bilgi vermeye çabalıyor. Kudo'nun annesi ciddi bir sağlık koşuluyla hastanede yatıyor. Oğul, ona bakmak için oraya gidiyor. Telefon görüşmesi Kudo'yu hem şaşırtır hem de endişelendirir. Kudo, annesinin durumunun ağırlığına ve aynı anda üzerine gelen bu beklenmedik suç iddiasına nasıl cevap vereceğini bilmemektedir.
Karakolun telefonu her ne kadar telaş ve belirsizlikle dolu olsa da, Kudo'nun karşılaştığı bu durumlar aslında onun yaşamındaki belirli bir dönemeci temsil ediyor. Annesinin ciddi sağlık durumu ve suçla ilişkilendirilmesi, onun hayatındaki bir çapraz noktanın başlangıcıdır. Kudo, genellikle düşünüldüğünde bir dedektifin karşılaşabileceği durumların ötesinde bir krizle karşı karşıyadır. Kendisiyle ve etrafındaki dünyayla yüzleşmek zorunda kalırken, filmin ilerleyen sahnelerinde izleyiciye de etkileyici bir deneyim sunar.
"Gece Yarısı Dedektifi" adını verdiğim bu film, dedektifin özel hayatını ve profesyonel yaşamındaki suçların nasıl iç içe geçebileceğini gözler önüne seriyor. Aynı zamanda, insanların yaşamlarının ne kadar hızlı bir şekilde değişebileceğinin güçlü bir örneğini sunuyor. Aniden, dünya tersine döner ve sıradan bir insanın hayatı bir anda beklenmedik bir şekilde alt üst olur. Bu film, bu tür durumlarla nasıl başa çıkılacağını ve hayatta kalmanın mücadelesini mükemmel bir şekilde gösteriyor.
