Bir adam, günün işleri için limuzine biner: Dokuz gizemli "randevu." Ancak bu sıradan bir gün değil, çünkü her bir durak, adamın farklı bir karaktere bürünmesini gerektiriyor. Muhtemelen yabancı bir diplomat, belki bir gangster, belki de ölmekte olan bir baba... Her "randevu" gün boyunca dönüşen bir tiyatro sahnesi gibi. Limuzin, tuhaf bir dönüşüm kabini haline geliyor. Bu, her bir farklı durakta kendisini farklı bir karaktere dönüştürmek zorunda olan bu adamın hikayesi. Ama kim bu adam? Ve bu "randevular" neden bu kadar önemli? Gerçekten neyi temsil ediyorlar?
Kısacası, bu film bir yolculuk, belirsizliklerle dolu gizemli bir yolculuk. Bir adamın farklı rolleri oynarken kendi kimliğini bulma arayışı. Hikaye bir yandan gerçeküstü bir boyuta kayarken, diğer yandan bir insanın kimlik arayışı ve varoluşsal sorgulamaları üzerine yoğunlaşıyor. Filmdeki karakter değişimlerinin ardındaki sırrı çözmek, seyircinin görevi oluyor. Belgili tanımlık adamın bu ezber bozan yolculuğu, izleyiciyi düşündürüyor ve meraklandırıyor. İzlerken bir yandan gerilim yaşayacak, bir yandan da karakterin iç dünyasına dair ipuçları arayacaksınız. Sonuç olarak, bu film sadece bir hikaye anlatmıyor, aynı zamanda izleyicisine derin bir şekilde düşünme fırsatı sunuyor. Bu açıdan bakıldığında, filme dair yorum yapmak bir sinema eleştirmeninin değil, her bir izleyicinin kendi interpretasyonuna bağlı. Bu nedenle, bu filmi izlerken kendinize şu soruyu sormaya hazır olun: "Ben olsaydım, bu durumlarda kendimi nasıl hissederdim?" Bu yolculuğa çıkmak da izleyiciye düşüyor.
