Maç Sayısı

Hayatının bir dönüm noktasında olan eski bir tenis profesyoneli, tesadüfen arkadaşının sevgilisi ve yakında eniştesi olacak bir aktrise aşık oluyor. Bu adamın hayatı, başarılı bir tenis kariyerinin ardından inişli çıkışlı bir yol izlemekte, çünkü artık çıktığı her turnuvayı kaybetmektedir. Ne var ki hayatın onun önüne koyduğu en büyük meydan okuma, sahnelerin parlak ışıklarıyla büyülenmiş genç bir aktris olur. Bu aktris, sadece güzel ve yetenekli değil, aynı zamanda erkek arkadaşının en iyi arkadaşı ve yakın zamanda da bir aile üyesi olacak biridir. İşler bu noktada karışır. Çünkü bu eski sporcu, arkadaşının kız arkadaşıyla gönül ilişkisi yaşamaya başlar. Her ne kadar içindeki bu duyguları bastırmaya çalışsa da, kaçınılmaz bir şekilde ona doğru çekilir. Bu durumda ne erkek arkadaşı olan dostunu ne de yakın zamanda ailesinin bir parçası olacak kişiyi düşünmektedir. Dostluğu, sevgiyi ve aşkı bir kez daha sorgulayan bu yapım, karmaşık ilişkileri ve insanların tutkularının ne kadar ileri gidebileceğini gözler önüne seriyor. Kendisini farklı bir çıkmaza sürükleyen bu aşk üçgeni, onun hayatını alt üst edecektir. Kendi hayatında bu denli önemli bir dönüm noktasını ve aşkın karmaşık yüzünü anlatan bu hikaye, gerçekten de izleyicinin içini burkar.