Afrika kökenli Amerikalı bir hakimin oğlunun, rutin bir trafik durdurma olayı sırasında öldürülmesi üzerine, Hakim Charles Coleman, adaletin tecelli etmesi için kendi yöntemleriyle harekete geçiyor. İki polis memurunun olay sonrası serbest bırakılması üzerine, hakim Coleman'ın adalet arayışı, onu kuralları ve kanunları çiğnemeye kadar götürüyor.
Öncelikle, bu film, toplumsal bir mesele olan ırkçılığı ve adaletin gözetilmesi konularını ele alarak izleyiciye derin bir mesaj veriyor. Ayrıca, bir baba olarak Coleman'ın acısı ve çaresizliği, izleyicinin duygusal bağ kurmasını sağlıyor.
Filmdeki karakterler, karmaşık kişilikleri ve karşı karşıya oldukları zor durumlar ile oldukça gerçekçi bir şekilde tasvir edilmiş. Hakim Charles Coleman rolünde, oyuncunun performansı özellikle takdire şayan.
Sonuç olarak, adalet arayışının ne kadar karmaşık olabileceğini ve bazen kanunların yetersiz kalabildiğini gösteren bu film, izleyicisine sosyal bir farkındalık kazandırıyor. Duygusal ve düşündürücü bir hikaye anlatan bu film, adalet, aile ve yitirilen bir çocuğun acısını işliyor. Film, adalet sistemine yönelik eleştirileri ve ırkçılığa karşı duruşu ile de önemli bir toplumsal mesaj veriyor. Dense içerisinde adalet arayan, haksızlığa uğrayan bir baba figürünün çaresizliğini izleyicisine hissettiren bu film, kesinlikle görülmeye değer.
