Uluslararası bir uçuş sırasında harekete geçen bir hava kuvvetleri subayının hikayesine tanıklık ediyoruz. Kendisi, bir dizi mesaj alır ve bu mesajlar ona, bir ölüm tehdidiyle karşı karşıya olduğunu ve bu tehdidin her yirmi dakikada bir gerçekleşmesinin beklendiğini söylüyor. Bununla birlikte, bu ölüm tehdidi, 150 milyon dolarlık bir miktarın belirli bir off-shore hesaba aktarılmasıyla ortadan kalkabilir.
Böylesi bir durumda, bir insanın nasıl tepki vereceği oldukça belirsizdir. Ancak, deneyimli bir hava kuvvetleri subayının hikayesini izlerken kendimize dair bir şeyler öğrenebiliriz. Film, hem fiziki çatışmanın hem de psikolojik baskının dozajını başarıyla ayarlıyor. Subayın karar verme ve tepki verme süreci, gerginliği en üst düzeye çıkarırken, aynı zamanda bize bir insanın nasıl olması gerektiği konusunda ilginç bir bakış açısı sunuyor. Filmdeki aksiyon sahneleri, olayların giderek içinden çıkılmaz bir hal almasıyla etkileyici bir boyuta ulaşıyor. Sonuç olarak, hava kuvvetleri subayının yolculuğuna tanıklık etmek, sadece bir aksiyon filmi deneyimi değil, aynı zamanda insanın ölüm karşısındaki duruşunu sorgulatan bir deneyim sunuyor.
