"John, 35 yaşında bir pencere temizleyici olan karakterimiz, hayatının belki de en ağır durumuyla karşı karşıya. Kendisine sadece birkaç ay ömrü kaldığı söyleniyor. Fakat John'un endişesi kendi hayatı değil, üç yaşındaki oğlunun geleceği. Bu yüzden oğluna, yaşanacak bu acı gerçeği hissettirmeden, onun için mükemmel bir aile bulmaya karar verir.
Film, ailesini koruma içgüdüsünün ne denli güçlü olabileceğini gösteriyor. Kanser teşhisi alan bir baba, kalan kısa ömrünü, çocuğunun gelecekteki yaşamını düşünerek geçiriyor. Bu hikayede, evlat sevgisinin ve bir baba olarak hissedilen sorumluluğun, bu çetin mücadeleye nasıl kılavuzluk ettiğini izliyoruz.
John, oğlunun gelecekteki hayatını planlarken, kendisini bekleyen acı gerçekten kaçıyor ve bu durumu çevresindekilere de kabul ettirmeye çalışıyor. Fakat film boyunca anladığımız şu ki; gerçek hayatta mükemmel bir aile oluşturmak her zaman pek de kolay olmuyor.
John'un hikayesi, ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgide dengede kalmaya çalışan bir bireyin trajikomik portresini çiziyor. Aynı zamanda, ebeveyn olmanın ne anlama geldiğini ve bir çocuğun refahını sağlama konusunda hangi fedakarlıkların yapılabileceğini gözler önüne seriyor.
Hikaye, insanı derinden etkileyen ve düşündüren bir yapıya sahip. Bir yandan hastalığın ağırlığı, diğer yandan ise oğluna sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürdürme amacı, John'un bu zorlu sürecini izlerken tüm duyguları bir arada yaşıyoruz.
Film hüzünlü bir hikaye olmasına rağmen, içerisinde barındırdığı umut ve azimle izleyicisine ışık tutuyor. İzleyicilere, yaşamın sonuna kadar savaşmanın ve sevdiklerinizin mutluluğu için her şeyi göze almanın önemini hatırlatıyor. "John'un Hikayesi", bir ebeveynin sevgisinin ve fedakarlığının sınırlarını zorlayan, duygusal bir drama."
