1948 yılında, işgal altındaki Almanya'da bir Amerikan mahkemesi, savaş suçlarından yargılanan dört Nazi'yi yargılar. Bu dönemde düşman topraklarında faaliyet gösteren Amerikan mahkemesinin bu önemli davası, tarihin karanlık sayfalarını aralayan bir pencere işlevi görüyor. Mahkemenin odağındaki dört Nazi sanığı, II. Dünya Savaşı sırasında işledikleri insanlık suçları nedeniyle ağır tenkit ve suçlamalarla karşı karşıya kalmıştır.
Davanın odak noktası, savaşın kendisi kadar acımasız ve vahşi olan bu suçların ayrıntıları ile sanıkların suçlarına dair savunmalarıdır. Ancak Amerikan mahkemesi, düşmanın kendi topraklarında dahi olsa hak ve adaletin üstünlüğünü savunma çabasındadır.
Dört Nazi'nin bir bir ortaya çıkan suçları, savaşın gerçek yüzünü ve insanlığın ne denli vahşileşebileceğini gözler önüne sererken, Amerikan mahkemesinin verdiği hükümler, adaletin ağırlığını ve önemini vurguluyor. Olayların merkezindeki bu dört Nazi ve onların maruz kaldığı yargılama, savaş suçları ve adalet kavramlarına dair evrensel bir tartışmayı da beraberinde getiriyor. Türkçe dilinde aktarılan bu hikaye, adaletin ve insanlık onurunun karanlık bir dönemde bile ne denli önemli olduğunu vurgulama arzusundadır.
