Kuzey Londra'daki Bezonians adlı sosyal kulüpte, hayatlarının monoton ve maddi açıdan yetersizliğiyle süren sıkıcı yaşamlarından kurtulup zengin olma hayali kuran bir grup dışlanmış insanın hikayesi anlatılıyor. Bu kulüp, yaşamlarının son derece sınırlı ve sıkıcı doğasını bir nebze hafifletecek bir kaçış noktası olarak görülüyor.
Bu karakterler, hayatlarında bir şeyleri değiştirme ve servete kavuşma hırsıyla dolu. Ancak hayalleriyle gerçekler arasındaki çarpıcı contrast, filmi hem duygusal hem de mecazi bir yolculuğa çeviriyor. Bu çaresiz ruhların topluca zengin olma arzuları ve buna ulaşma planları, aslında sistem tarafından ezilmiş ve iktidar tarafından dışlanmış insanların umutla süslenmiş hayallerinin bir metaforu olarak karşımıza çıkıyor.
Amerikan Rüyası gibi, Kuzey Londra'nın daha az şanslı sakinlerinin de bir rüyası var. Ancak bu rüyadaki zenginlik, tipik bir Hollywood filmi gibi kolaylıkla elde edilmiyor. Bu film, bu rüyanın sadece kimi insanların hayatlarını motive etmek için bir varoluş amacı olduğunu ve asla gerçekleşmeyeceğini acı bir şekilde ortaya çıkarıyor. Bezonians sosyal kulübündeki bu hayaller ve hırslar, aslında yaşamları boyunca sürekli olarak yoksulluk, dışlanma ve hayal kırıklığına uğrayan bu karakterlerin acı dolu hikayelerini aktarıyor.
Ancak bu hikayenin içinden çıkan asıl mesaj, zengin olmanın veya maddi başarının hayatınızı anlamlı veya tatmin edici kılmayacağıdır. Zengin olma hayali, aslında hayatın monotonluğunu ve sıkıcılığını çekilir kılan bir hayaldir. Bezonians sosyal kulübündeki bu grup insanın hikayesi, arzularımızın ve hayallerimizin bizi nasıl şekillendirebileceğini ve aynı zamanda bizi nasıl sınırlayabileceğini gösteriyor.
