Seksüel oyunlarına dair bir film izliyoruz burada. Karşımızdaki ana karakter, bir televizyon sunucusu; egosu tavan yapmış, kadınlara karşı da oldukça aşırı bir ilgiye sahip. Bu adamın yolu Marion'la kesişiyor. Marion, onun tipik "kadın avı" kurbanlarından biri gibi görünmeyebilir zira o, her daim ondan bir adım önde olma hedefinde. Film, bu karşılaşmanın etrafında ilerliyor.
Egemen erkeklik figürünün klasik bir temsilini sunan televizyon sunucusu, kadınları bir obje olarak görme eğilimindedir. Ancak Marion, bu durumu kendi lehine çevirme niyetindedir. O, bu egemen erkeklik düzenine meydan okuyor ve kendi kurallarını koyuyor. Burada, kadınların sadece bir obje olmadığını, birer birey olduklarını ve kendi oyunlarını oynayabileceklerini görüyoruz.
Marion'un karakteri, kadınların da oyun kurucu olabileceğini ve egemen erkeklik kalıplarına karşı durabileceğini başarılı bir şekilde yansıtıyor. Film, kadınlığın ve erkekliğin sınırlarını zorlayarak, cinsiyet rollerine dair dikkat çekici ve eleştirel bir bakış açısı sunuyor. Bu yüzden, hem karakterlerin etkileyici dinamiği hem de cinsiyet rollerine dair sunulan yeni ve taze bakış açısı nedeniyle, bu filmi izlemeyi son derece öneririm.
