Birsoruda hayatta kalmak ve eşini aramak meselesi ile karşı karşıya kalan bir adamın hikayesidir izlediğim film. Orta yaşlı, sıradan bir adam olan başrolümüz, arabası çölün korkutucu sessizliği içerisinde arızalanınca hayatının en zorlu sınavıyla baş başa kalır. Eski model arabası artık yol alacak hali kalmadığında ne yapacağını bilemezken, asıl şok daha sonra gelir; yanında olması gereken karısının ortada olmamasıdır.
Bağlandığı tek varlık olan karısının birdenbire kaybolması, onun adeta dünyası başına yıkılmış gibi hissetmesine neden olur. Bunun üzerine çaresizce karısını aramaya koyulur, o korkutucu ve yankısız çölde, belki de bilinmezliğin tam ortasında.
Film boyunca seyirciye sürekli yükselen bir gerilim hissi yaşatılır. Adamın çaresizliği, umutsuz arayışı ve hayatta kalma mücadelesi inandırıcı bir şekilde aktarılır. Yönetmen, çölün boşluğunu kullanarak hem baş karakterin iç dünyasındaki boşluğu yansıtır, hem de sinema severlere sürükleyici, beklenmedik bir deneyim sunar.
Bu film, sadece bir kayıp kişi hikayesi değil, aynı zamanda bir çöl gerilim filmi. İzlerken, çölün baskın renklerinden oluşan manzaralar karşısında nefesinizi tutacağınızdan emin olabilirsiniz. Ayrıca filmin, insanın içindeki umutsuzluğu, çaresizliği ve aşkı bu derece çarpıcı bir şekilde anlatması, seyirciyi baştan sona kadar film ile baş başa bırakıyor. Başarılı sinematografisi ve oyunculukları ile nezdinde bu filmi kesinlikle tavsiye ediyorum.
