Johnny Messner'in canlandırdığı zarar görmüş bir cinayet dedektifinin baş kahramanı olduğu bu film, sonunu kaybetmiş bir babanın yaşadığı acı ve intikam hislerini etkileyici bir şekilde ortaya koyuyor. Acının içine sürüklenmiş bir babayı canlandıran karakter, oğlunu terörist bir hücrenin hunharca katlettiğine inanıyor ve bu yüzden öfkesini dindirmek adına "robotik bir virüs" serbest bırakmanın peşinde. Ancak bu virüsün serbest bırakılması, tahmin edilemeyecek bir bedel gerektirecek.
Film, sonu spesifik bir intikam alevi ile yanarken, Messner'ın canlandırdığı dedektifin ahlaki ikilemleri, duygusal yükleri ve profesyonel görevleri arasında nasıl bir yol çizdiğini izlemek oldukça etkileyici. Bunu yaparken film, teknoloji ve insanlığın karşılaştığı yerdeki etik ve ahlaki sorunları da sorguluyor. Elbette tüm bunlar, terörist hücreler, uluslararası suç örgütleri ve bilim kurgu unsurlarının yanı sıra karşımıza çıkan unsurlar.
Johnny Messner'ın başroldeki performansı, filmi izlerken izleyiciyi karakterinin duygusal dünyasına çekmeyi başarıyor. Acılı bir baba, namuslu bir dedektif ve kendi iç çatışmaları ile boğuşan bir insan portresi çiziyor.
Bu film, intikam, adalet, teknoloji ve insaniyet arasındaki çizgilerin nasıl bulanıklaştığına dair bir anlatının merkezinde duruyor. Bununla birlikte, aksiyon ve gerilimin dozu hiç düşmüyor. Sonuç olarak, bu film, gerçek dünya sorunlarına bilim kurgu bir çerçeve içinde bakmayı seven izleyiciler için sürükleyici bir izlenme deneyimi sunuyor.
