Cannes Film Festivali'nin en çarpıcı filmlerinden biri olan ve bir uçağın karla kaplı And dağlarına düşmesinin ardından hayatta kalma mücadelesi veren bir Uruguay ragbi takımının hikayesini anlatan bu film, tüyler ürpertici bir gerilim örneği olmuştur. Film, çaresizlik içerisinde hayatta kalmak için alışılmadık yöntemlere başvuran bir grup genç sporcu ve onların dramatik öyküsünü sunuyor.
Film, başlangıçta sakin ve huzurlu bir hava ile başlasa da, uçağın düştüğü an itibariyle izleyiciyi karmaşık duygular ve gerilim dolu sahnelerle karşı karşıya bırakıyor. And dağlarındaki bu hayatta kalma mücadelesi, insan doğasının ve dayanışmanın sınırlarını test ediyor. Bu genç ragbi oyuncuları, vahşi doğada hayatta kalabilmek için ellerindeki sınırlı kaynakları kullanmak zorunda kalıyorlar ve bu süreçte insanlık durumlarının ne kadar uçlarda dolaşabileceğini gösteriyorlar.
Filmin yönetmeni, karakterlerin iç dünyalarını ve psikolojik durumlarını etkileyici bir şekilde yansıtıyor. Her bir karakterin kişisel hikayesi ve içinde bulunduğu duruma nasıl tepki verdiği, izleyenleri derinden etkiliyor. Bu, bir yandan da hayatta kalma mücadelesinin sadece fiziksel olmadığını, psikolojik bir boyutu da olduğunu gözler önüne seriyor.
Film, seyircisini etkileyici görseller ve sürükleyici bir hikaye ile baştan sona adeta büyülüyor. Kısacası, bu film, insan hayatının ne kadar kıymetli olduğunu ve zor durumlar karşısında ne tür eylemlere başvurabileceğimizi bizlere hatırlatıyor. Karla kaplı And dağlarına düşen Urugaylı ragbi takımının hikayesi, gerçekten de çaresizlik içinde hayatta kalma mücadelesi verildiğini gösteriyor. Bu açıdan film, hem duygusal açıdan güçlü, hem de gerilim yönüyle sürükleyici bir yapıt olarak karşımıza çıkmaktadır.
