Güneş ışınlarının zehirli etkisiyle ölümün kıyısına sürüklenen Superman, hayatının son günlerinde hayalini kurduğu şeyleri gerçekleştirmeye karar verir. Ancak her zamanki gibi su götürmez düşmanı Lex Luthor'un da kendi gündemi vardır. Bu öykü, Amerikan çizgi roman tarihinde eşsiz bir saygınlığa sahip olan Superman'in hayatına, ölümüne ve en nihayetinde kendi hikayesinin sonuna değinen olağanüstü bir eleştirel bakış sunar.
Güneş ışınlarından zehirlenen Superman'in durumu izleyiciye hayatın geçiciliğini ve nihai olarak ölümün yadsınamaz gerçekliğini hatırlatır. Hayatının son safhalarını yaşayan bu efsanevi kahraman, ölümsüzlüğe rağmen hayattaki arzularını ve hayallerini gerçekleştirme hırsını gözler önüne serer. Ölümü beklerken bile karakterinin asaletini koruyan Superman, kendi hayallerini gerçekleştirme çabası içerisindeyken, düşmanı Lex Luthor'un da kendine özgü hedefleri olduğunu fark eder.
Lex Luthor'un var olan gündemi Superman'in son hedeflerini tamamlama çabasının önüne geçmeye çalışırken, izleyiciler karşısında bir kez daha süper kahraman ve düşmanı arasındaki bu amansız çatışmayı görür. Her ikisi de kendi hedeflerine ulaşmak için karşılıklı olarak birbirlerine karşı stratejiler geliştirirler. Bu durum, filmi izlerken izleyicinin sürekli olarak tension altında hissetmesini sağlar.
Sonuçta, bu hikaye Superman'in kahramanca duruşunu, güneş ışınlarından zehirlenmiş olmasına rağmen hayallerini gerçekleştirme konusundaki kararlılığını ve Lex Luthor ile olan sarsılmaz çatışmasını büyük bir ustalıkla anlatıyor. Bu film, her iki karakterin de hedeflerine ulaşmada ne kadar ileri gidebileceğini gösterirken, izleyiciye de bir kez daha kahramanlık, dürüstlük ve hırs arasındaki karmaşık ilişkiyi gösterir.
